2004 YARIŞMA RAPORU
Türkiye YORKSHiRE Kanarya Kulübünün (TYCC), 27 Kasim 2004 tarihinde İzmir`de organize ettiği, 3. Yıllık şovlarına jüri olarak davet edilmekten büyük bir onur ve mutluluk duydum. Burada daha önce jürilik yapmış olan Brian Keenan (2002) ve George McCracken (2003) bana burada çok eğlenceli ve etkileyici bir hafta sonu geçireceğim konusunda beni ikna etmişlerdi. 26 Kasım, sabah saat 6.00 da Leeds/Bradford`dan bindiğim uçak beni Amsterdam`a getirmiş, Amsterdam`dan bindiğim uçak da beni öğle saatlerinde İstanbul`a ulaştırmıştı. İstanbul havaalanında, TYCC saymanı Ufuk Korkut`un kardeşi Anıl Korkut tarafından karşılandım. New York`taki Columbia Üniversitesinde biyofizik doktorası yapan ve çok iyi İngilizce konuşan Anıl Korkut bana tüm hafta sonu boyunca çok iyi bir tercümanlık ve rehberlik yaptı.
İstanbul`dan İzmir`e yaptığımız 1 saatlik bir yolculuk sonunda, İzmir havaalanında TYCC başkanı, genel sekreteri, saymanı ve diğerler yönetim kurulu üyelerinden oluşan bir grup tarafından karşılandım. Buradaki açıklamalarda öğrendim ki, TYCC başkanı Erdinç Alturk Almanca konuşuyordu ve en azından bir çevirmen olmaksızın görüşmemiz mümkündü. Ufuk da İngilizce yi anlayabiliyor ve tercümansız iletişim kurabiliyordu. Bana yapılan sıcak karşılamadan ötürü anında etkilenmiştim. En önemlisi karşılama komitesi hazırlığı için saatler harcadıkları Show salonundan geliyorlardı ve eve gitmeden önce buradaki hazırlıkları sürdürebilmek için gene Show salonuna geri döneceklerdi. Otelime gitmeden önce diğer pek çok benzer binanın bulunduğu bir kampus de bulunan ve belediye tarafından desteklenen Show salonuna uğradık. Salon NCA organizasyon salonlarının biraz daha küçük bir versiyonu idi. Amacına yönelik olarak yapılmış ahşap hakem standları metal desteklerle uygun bir bicimde sıralanmışlar ve ve ertesi gün taşıyacakları 258 kafes için hazırlanmışlardı. Hersey gayet düzenli görünüyordu. Ben de otelime yerleşmek üzere oradan ayrıldım. Otelde bir sure dinlendikten sonra İzmir sahilinde bulunan çok güzel bir balık restoranında harika bir akşam yemeğine oturuldum. Ertesi gün, son derece keyifli bir bicimde, parlak bir günesin esliğinde başladı.
Havadaki hafif serinlik esliğinde edilen güzel bir kahvaltının ardından, sabah 10.00 da beni otelimden alan bir araçla Show salonuna tekrar geldim. Birleşik Krallıktaki şovlarımızdan farklı olarak, Show a katılacak tüm kuşlar Show gününde kayıt işlemlerini tamamlıyordu. Dolayısı ile Show a kaç kusun katılacağını kimsenin önceden bilmesine imkan yoktu. Ülkeyi etkisi altına alan alışılmadık soğuk hava ve kar yağısından dolayı, bazı yetiştiriciler kuşlarını Show a ulaştıramadılar. Aksi takdirde 17 farklı sınıfta 300’e yakin kus şova katılacaktı. Birkaç kısa tanışma ve giriş faslında bulunup, bardak bardak sekerli ve siyah Türk çayı içtikten sonra ilk görevim olan sınıflara ayrılmış kuşların incelenmesi ve yanlış sınıfa yerleştirilmiş kuşların belirlenmesine giriştim. Çok az sayıda kus yanlış sınıfa yerleştirilmişti ve en sik rastlanılan sorunlar özellikle yem beslemesinin zayıf ya da kısmi kaldığı durumlarda yellow ve buff kuşlarda ve de boyasız yeşil sınıfındaki tek renkli ve alacalı kuşların gerçekten o sınıfta mi yoksa alacalı sınıfta mi olduğuna karar verilmesinde görülüyordu.
Çok kısa bir sure içinde fark ettim ki, Türk YORKSHiRE Kanarya Show unun kafesleri bizim İngiltere’deki kafeslerimize nazaran oldukça ağırdı. Bu kafesler İngiltere’dekilere nazaran biraz daha genişti ve kafesin alt kısmının da, İngiltere deki kafeslerin tahta zeminlerinde sulukların hemen karşısında bulunan dar yemliklerin aksine, oldukça ağır bir yemlik geniş yer kaplıyordu. Ayrıca yemliğin olduğu uçta tünek bulunmuyordu yani kafeslerde, biri tepede diğeri ise kapının karsısında aşağıda yer alan iki tünek vardı. Bu da kuşların, İngiltere de ki benzerlerine nazaran, yem yemek amacı ile kafesin dibinde daha çok zaman geçirmesine yol acıyordu. Kafes kapısının karşısına yerleştirilen açık suluklar bulunmuyordu fakat dış suluklar kafesin arka tarafına yerleştirilmişti. Yukarıda bahsettiğim, kafeslerde görülen üç farklı nokta benim de değerlendirme sistemimi etkilemişti.
Ağır kafesler, kuşlarla “oynama” ve onlar üzerinde “çalışma” işlemini güçleştirmişti. Ben de kısa sürede, kafesleri bankoların üstünden kaldırmadan onlarla oynamayı ve kafesleri oynatmaksızın kuşlar üzerinde çalışmayı öğrendim. Yemliğin aşağıda kalmasının bir sonucu olarak kuşlar kafesin alt kısımlarında daha çok zaman geçirdiğinden, kuşları kafesin üst kısımlarına getirmek için biraz daha sık çabalamak gerekiyordu. Kafesin arka kısımlarına yerleştirilmiş dış suluklar büyük sınıflarda kafeslerin bankoya arka arkaya yerleştirilmesini güçleştirmişti. Bu suluklar hem yer kaybına yol açıyor, hem de ben değerlendirmemin başında kafeslerin etrafında gezerken görüş açımı kısıtlıyordu. Öğleden sonra saat ikiden itibaren, tüm kuşlar kayıt olmuş, doğru yerlerine yerleştirilmişti ve artık değerlendirme başlayabilirdi. Kısa sürede tüketilen bir peynirli sandviç ile bol şekerli çay beni saat 5.45’e kadar sürecek yorucu fakat çok eğlenceli geçecek bir günde ayakta tutabilirdi. Değerlendirme işlemi, benim bulunduğum yerden üç metre kadar uzakta oturan otuz kırk kişilik bir grup tarafından takip izleniyordu. Hemen arkamda bana yardımcı olanlar oturuyor ve ben sınıfları bir bir incelerken yorumlarımı dinliyorlardı. Benden genel her sınıf hakkında genel, her sınıfın en iyi yedi kuşu ile tüm şovun en iyi yedi kuşu hakkında hususi yorumlar yapmam rica edildi.
Yorumlarım tercümanım Anıl tarafından, daha sonra kopyalanıp tüm TYCC üyelerine dağıtılmak üzere yazıldı. Ayrıca hakemliğim esnasında basın ve TV kanallarına demeç verdim. Bana yardımcı olan ekibin davranışlarından çok etkilendim. Her isteğimi büyük bir kibarlık içinde yerine getirdiler ve hakemliğim esnasında kimin kuşunu incelediğim ya da beklenmedik bir kararım hakkında tek bir söze, imaya ya da işarete başvurmadılar. Her sınıf incelemesinin ardından, kuşlar hakkındaki yorumlarım, tercümanım tarafından bu ekibe iletildi ve ekip zaman zaman bana sorular sordu. Benim izlemime göre, hepsi de hakemlik işleminin nasıl yapıldığı ve kararların nasıl verildiğini, en ince noktasına kadar anlamaya çalışıyordu. Değerlendirmeden sonra, üreticiler kuşları ve kuşlarının kalitesi konusunda düzinelerce soru sordular.
Tüm bu sorular esnasında, soruyu soranlar son derece saygılı bir ifade ile sadece öğrenme amacını güdüyorlardı. Kuşların genel kalitesi memnunluk verici düzeyde idi. Geride kalan üç yılda büyük ilerlemeler kaydedilmişti ve şovdaki en iyi kuşlar İngiltere’nin herhangi bir üst düzey şovunda benzeri dereceleri alabilecek durumda idi. Diğer pek çok kuş, eğer Show performansı konusunda eğitilselerdi çok daha iyi durumda olabilirlerdi.
YORKSHiRE kanaryalarında sadece dik bir duruş, düzgün vücut yapısı, ve bacakların arkasındaki kalkış ile yetinilmemeli, ayrıca jüri onları eline aldığında korkusuz, cesur ve kararlı olacak kuşlar elde etmek içinde çaba harcanmalıdır. Show öncesinde kuşlar üzerinde “çalışılmalı”, böylece kuşların daha üst tünekte pozisyon alabilmesi amacı ile kafes ele alındığında korkmaması sağlanmalıdır. Kuşlarda görülen bir diğer sorunda kötü renk beslemesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan yamalı renkli ya da renk şiddeti yetersiz olup ta en iyi görünümünü veremeyen kuşlardı. Yumurta mamasına serpilecek ve kuşlar altı haftalık olduktan sonra verilecek turuncu boya bu sorunun çözümüne yardımcı olacaktır. Show un en iyisi, Tarhan kardeşlerin yetiştirdiği bir alacalı acı sarı dişi idi (Sınıf 7-18). Bu kuş hem dışarıda hem de kendi civarımda çok uzun süreden beri gördüğüm en iyi kuştu. Olağanüstü tüy kalitesine, harika duruşa, çok iyi yuvarlak hatlara sahip bir sırt ve göğüs kısmına, çok iyi bir kafa yapısına ve güçlü bir duruşa sahip bir kuştu.
Bu üstün halini tüm show boyunca sürdürdü ve kazanmayı hakketti. Show un ikinci en iyisi ve en iyi karşı cins, Erhan Sofuoğlu’na ait bir düz sarı acı sarı erkek idi (Sınıf 1-18). İyi pozisyona, renge, vücut şekline, yuvarlak ve güzel bir arkaya sahip çok kaliteli bir kuştu. Tüy kalitesi en iyi kuşa nazaran biraz daha düşüktü ve kuyruk kısmında bir düzensizlik göze batıyordu. En iyi üçüncü, yine Erhan Sofuoğlu’na ait bir düz sarı acı sarı dişi idi (Sınıf 3-20). En iyi üçüncü, çok iyi tüylere sahipti, bir dişi için oldukça iri olup derin bir göğüs yapısına, iyi pozisyona ve kuyruğu boyunca iyi bir kalkışa sahipti. Kafesteki davranışları ve showda kendisini gösterişi istenen düzeyde idi. En iyi dördüncü, yine Erhan Sofuoğlu’na ait bir düz sarı buff dişi idi (Sınıf 4-22). Bu da üst düzey bir dişi idi ve oldukça yuvarlak bir üst sona, kuyruğa kadar ideal biçimde uzanan iyi biçimli bir arkaya sahipti. Kuyruk ve kanatlar çok güzel biçimli idi, bacakları oldukça belirgin.. Tüy kalitesi de oldukça iyi idi ancak bir parça vahşi olduğundan kanısını her zaman ideal biçimde gösteremiyordu. En iyi beşinci, Birol İlgör’e ait bir alacalı acı sarı idi (Sınıf 5-31). Bu çok büyük ve güçlü bir kuş olup tüy kalitesi bu boyuttaki bir kuş için çok iyi düzeyde idi.
Geniş yanlara sahip, uzun ve iyi pozisyonlu bacakları olan bir kuş idi. Biraz dağınık bir kuştu ve özellikle şovun sonarına doğru biraz tembel bir görünüm vermesinden ötürü en son değerlendirmemde onu düz sarı buff dişinin ’in arkasına koydum. En iyi altıncı, Tarhan kardeşlere ait bir düz sarı buff erkek idi (Sınıf 2-9). İyi pozisyona sahip, güçlü bir kuştu. İyi bacaklara, kuyruğun arkasında iyi bir kalkışa sahipti. Üst kısmı güzel kıvrımlı idi ancak baş kısmı biraz fazla düzdü. Şovun son bölümünde, göğüs tüylerinde ortadan ayrılma görülüyordu. En iyi yedinci, Kazım Gümüş’e ait bir alacalı buff dişi idi (Sınıf 8-4).
Bu kesinlikle kendi sınıfının en güçlü kuşuydu. Uzun, vücudu iyi biçimlenmiş, düzgün yuvarlak göğüs ve sırtı olan, kuyruk arkasında iyi kalkışa sahip bir kuştu. İdeal bir YORKSHiRE olmak için oldukça küçük bir başı vardı ama gene de güzel bir kuştu. Bu Show TYCC tarafından organize edilmiş üçüncü şov olmasına karşın harika organizasyonu ve sahip olduğu harika ruhtan ötürü bütün TYCC yöneticilerini ve üyelerini tebrik etmek isterim.
Kazananlara verilen ödüllerin büyüklüğü görülmeye değerdi. Ayrıca kazananların başarılarından dolayı duyduğu gurur son derece etkileyici idi. Kuşların genel kalitesi, İngiltere’de düzenlenen özelleşmiş her hangi bir Show da göreceğinizin altında değildi ve bu kuş sahiplerinin eseri idi. Bu ülkede geçirdiğim tecrübemi benim için bir Türk lokumuna dönüştürdükleri için Ufuk Korkut, Erdinç Altürk ve diğer görevlilere minnettarlıkla dolu teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
BARRY MİLLS
YCC Chairman- JÜRİ
Yorum Bırakın